İbrahim DEMİR
Köşe Yazarı
İbrahim DEMİR
 

SURİYELİLER GERİ DÖNMELİDİR...

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof Dr. Ümit Özdağ Hoca'nın gündeme getirmesinin ardından su yüzüne çıkan Türkiye'de yaşayan Suriyeli mültecilerle, vatandaşlarımız arasında yaşanan krizlere yönelik her gün çok kötü haberler geliyor. En son Ankara'da büyük infial yaşandı. Suriyelilerle Türkler karşı karşıya geldi, olaylar çıktı. Olayların meydana gelmesinden daha vahim olanı ise İçişleri Bakanlığı'ndan gelen açıklama idi. İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasında "Suriyelilerin suç işleme oranlarının, Türklere göre daha az olduğunun, Suriyelilere yönelik her hangi bir eyleme karışanların "suç işleme özgürlüğüne sahip olmadıklarını", yaptıklarının cezasını göreceklerini, Suriyelilerin ülkemizde misafir ve mülteci olduklarının unutulmamasının" altı çiziliyor. Bakanlığın açıklamasından Suriyelilere müşfik bir koruma kalkanı içinde bakıldığını ve "birinci sınıfın ötesinde" bir vatandaşlık konumunda olduklarını anlıyoruz. İçişleri Bakanlığı, kendi vatandaşlarına karşı adeta sopa gösterircesine bir açıklama yapıyor. Oysa bakanlık, kendi öz vatandaşlarına birinci sınıf vatandaş muamelesi yaparak, ülkenin huzurunu bozacak ve ciddi boyutta asayiş sorunları meydana getiren Suriyelilere sopa göstermeli değil mi? Tamam, Suriyeliler ülkemizde mülteci, savaştan kaçıp bize sığındılar ama bu durum onlara bu ülkenin toplumsal ve kültürel değerlerine aykırı davranma hakkını verir mi? Bu durum onlara patavatsızca suç işleme özgürlüğünü verir mi? İçişleri Bakanlığı, Türklerle Suriyelilerin, suç işleme oranları mukayesesiyle Suriyelilerin kriminal tablosunu gizlemeye çalışıyorsa da ortada gizlenemeyecek bir tablo var. Çocuk tacizlerinden, sarkıntılıklara, cinayetlerden, örgütlü suçlara kadar Suriyelilerin kriminal rakamları gittikçe kabarıyor. Büyükçekmece Plajı'nda kadınları rahatsız etmek, Yeşilköy sahillerinde güzelim sahilleri magandaca kirletmek artık basit olaylardan! Adana Yüreğir'de Suriyelilerle çıkan kavgada 5 yaralı, Konya Beyşehir'de çıkan kavga 2 yaralı,  Sultangazi'de kızlara laf atan Suriyelilerle çıkan kavgada Ramazan Şahin'in Suriyelilerce ve öldürülmesi, Gaziantep'te mahallenin kızlarına laf atan Suriyelilerle kavga, Tarsus, Yarbay Şemsettin Mahallesi'nde yine kızların tacizi dolayısıyla Suriyelilerin evlerine saldırı? Bunlar gibi yüzlerce, binlerce olay. Denizli'de 150 bin civarında mültecinin olduğu biliniyor... Yakın geçmişte Sarayköy'de iki genç kıza sarkıntılık etmeleri sonucu halkın tepkisi üzerine Suriyelileri apar topar Denizli'ye taşıdıklarını hatırlatalım... İçişleri Bakanlığı, ülkemizdeki Suriyelilerin misafirlerimiz olduklarını hatırlatıyor ama misafirlerin de bu ülkenin ev sahiplerinin hakkına, hukukuna, malına, mülküne ve hatta namusuna göz koyduğunda Türk polisinin ve Türk yargısının onlara bunun bedelini ödeteceğini htirmeli değil mi? Adamlar işyeri açıyor vergi yok, dükkân açıyor, tabelası yok, ticareti dingonun ahırına çevirmişler ses çıkaran yok, hastaneye gidiyorlar sıra yok, ilaç alıyorlar para yok, devletin verdiği kimliklerde gerçek isimleri yok, bir de suç işliyorlar, hesap soran yok. Bunlar bizim misafirimiz imiş! E tamam misafir de hak, hukuk, gelenek ve örfümüzü çiğneyen davranışlarına karşı onları uyarma görevini yerine getirmesi gereken devlet, bu görevi unutup da "Suriyelidir, ne yapsa yeridir" müsamahasını sergilerse toplumsal olayların fitilini bizzat kendisi ateşlemiş olmaz mı?  
Ekleme Tarihi: 20 Nisan 2022 - Çarşamba

SURİYELİLER GERİ DÖNMELİDİR...

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof Dr. Ümit Özdağ Hoca'nın gündeme getirmesinin ardından su yüzüne çıkan Türkiye'de yaşayan Suriyeli mültecilerle, vatandaşlarımız arasında yaşanan krizlere yönelik her gün çok kötü haberler geliyor.

En son Ankara'da büyük infial yaşandı. Suriyelilerle Türkler karşı karşıya geldi, olaylar çıktı.
Olayların meydana gelmesinden daha vahim olanı ise İçişleri Bakanlığı'ndan gelen açıklama idi.
İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasında "Suriyelilerin suç işleme oranlarının, Türklere göre daha az olduğunun, Suriyelilere yönelik her hangi bir eyleme karışanların "suç işleme özgürlüğüne sahip olmadıklarını", yaptıklarının cezasını göreceklerini, Suriyelilerin ülkemizde misafir ve mülteci olduklarının unutulmamasının" altı çiziliyor.
Bakanlığın açıklamasından Suriyelilere müşfik bir koruma kalkanı içinde bakıldığını ve "birinci sınıfın ötesinde" bir vatandaşlık konumunda olduklarını anlıyoruz.
İçişleri Bakanlığı, kendi vatandaşlarına karşı adeta sopa gösterircesine bir açıklama yapıyor.
Oysa bakanlık, kendi öz vatandaşlarına birinci sınıf vatandaş muamelesi yaparak, ülkenin huzurunu bozacak ve ciddi boyutta asayiş sorunları meydana getiren Suriyelilere sopa göstermeli değil mi?
Tamam, Suriyeliler ülkemizde mülteci, savaştan kaçıp bize sığındılar ama bu durum onlara bu ülkenin toplumsal ve kültürel değerlerine aykırı davranma hakkını verir mi?
Bu durum onlara patavatsızca suç işleme özgürlüğünü verir mi?
İçişleri Bakanlığı, Türklerle Suriyelilerin, suç işleme oranları mukayesesiyle Suriyelilerin kriminal tablosunu gizlemeye çalışıyorsa da ortada gizlenemeyecek bir tablo var.
Çocuk tacizlerinden, sarkıntılıklara, cinayetlerden, örgütlü suçlara kadar Suriyelilerin kriminal rakamları gittikçe kabarıyor.
Büyükçekmece Plajı'nda kadınları rahatsız etmek, Yeşilköy sahillerinde güzelim sahilleri magandaca kirletmek artık basit olaylardan!
Adana Yüreğir'de Suriyelilerle çıkan kavgada 5 yaralı,
Konya Beyşehir'de çıkan kavga 2 yaralı, 
Sultangazi'de kızlara laf atan Suriyelilerle çıkan kavgada Ramazan Şahin'in Suriyelilerce ve öldürülmesi,
Gaziantep'te mahallenin kızlarına laf atan Suriyelilerle kavga,
Tarsus, Yarbay Şemsettin Mahallesi'nde yine kızların tacizi dolayısıyla Suriyelilerin evlerine saldırı?
Bunlar gibi yüzlerce, binlerce olay.

Denizli'de 150 bin civarında mültecinin olduğu biliniyor... Yakın geçmişte Sarayköy'de iki genç kıza sarkıntılık etmeleri sonucu halkın tepkisi üzerine Suriyelileri apar topar Denizli'ye taşıdıklarını hatırlatalım...


İçişleri Bakanlığı, ülkemizdeki Suriyelilerin misafirlerimiz olduklarını hatırlatıyor ama misafirlerin de bu ülkenin ev sahiplerinin hakkına, hukukuna, malına, mülküne ve hatta namusuna göz koyduğunda Türk polisinin ve Türk yargısının onlara bunun bedelini ödeteceğini htirmeli değil mi?
Adamlar işyeri açıyor vergi yok, dükkân açıyor, tabelası yok, ticareti dingonun ahırına çevirmişler ses çıkaran yok, hastaneye gidiyorlar sıra yok, ilaç alıyorlar para yok, devletin verdiği kimliklerde gerçek isimleri yok, bir de suç işliyorlar, hesap soran yok.
Bunlar bizim misafirimiz imiş!
E tamam misafir de hak, hukuk, gelenek ve örfümüzü çiğneyen davranışlarına karşı onları uyarma görevini yerine getirmesi gereken devlet, bu görevi unutup da "Suriyelidir, ne yapsa yeridir" müsamahasını sergilerse toplumsal olayların fitilini bizzat kendisi ateşlemiş olmaz mı?
 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve milhapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler 2024 bahis siteleri deneme bonusu veren siteler