14.11.2019
SARAYIN GAZETECİSİ OLMAK MI; HALKIN GAZETECİSİ OLMAK MI?
Bu soruyu sormaya Amerikan Başkanı Trump’ın Hilal Kaplan’a sorduğu bir soru neden oldu.
‘’Siz gazeteci olduğunuza emin misiniz? Erdoğan adına çalışıyor gibisiniz…’’
‘’Gibi’’si fazlaydı…
Hilal Kaplan özelinde bir saray gazetecisi iseniz neyiniz olur neyiniz olmaz, gelin bunu yazalım bu yazımızda…
Mesela, çok afilli bir kartvizitiniz olur… Altın varaklı… Cebinizde bol paranız…
Gazeteniz olur, radyonuz, her gün tıklanma rekorları kırmasa da, okunmasa da reklamdan parayı vurduğunuz haber portallarınız olur.
Ziraat Bankası kredisiyle emrinize verilen, 7/24 sarayın davulunu çalacağınız…
Sponsorlarınız olur… Gazeteniz satmasa da, radyonuz dinlenmese de bol reklam geliri sağlayan…
Millete her şeyi toz pembe anlatacağınız programlara konuk olursunuz yandaş kanallarda…
KJ’de ‘’Gazeteci – Yazar’’ yazar adınızın altında. 12 punto büyük harflerle…
Ama evine gidince çocuğunun yüzüne bakacak yüzün olmaz… Mahallende bakkala manava çıkamazsın… Pazara girecek yüzün olmaz. Kahveye oturamazsın… Yüzüne bakan olmaz!
Ya halkın gazetecisi olursan ne olur?
Öyle bir kartvizitin falan olmaz… Cebinde paran olmaz…
Dişinden artırıp bir gazete kurabilirsen ne mutlu… Yoksa o da olmaz . İşsiz kalırsın…
Sponsorun olmaz… Gazetene, haber sitene reklam bulmak, haber bulmaktan daha zordur.
Halkın derdini yazdığın için başın dertsiz olmaz… Sürekli karakola düşersin. Peşi sıra 5-6 dava birden açarlar… Bir yandan bununla mücadele edersin.
Senin için gazeteci bile demezler. Çapulcu derler, terörist derler, dangalak derler… Çünkü bir basın kartın bile olmaz…
Ama onurun olur, şerefin olur , haysiyetin olur!..
İşte size iki gazeteci profili… Biri halkın, biri sarayın…