İPİNİ KOPARAN SARAYA KOŞUYOR
Türk siyaseti farklı bir rotaya doğru ilerliyor. Bu rotanın toplumla hiçbir alakası yok.
Bu, tamamen bazı güç odaklarına, hem iktidarın hem muhalefetin şirin gözükme çabaları. Bu çabanın sonucu olarak bunlar ortaya çıkıyor ama toplumun hayrına, ülkenin hayrına hiçbir şey yok.
Evet, siyaset soyut bir kavram olduğuna göre bu farklı rotaya ilerleyenler kim?
Siyasetçiler...
Ülkemiz siyasetinde ispatlanamayan bir gerçek vardır; Ülkemiz siyaseti ve siyasetçileri Ankara'dan belirlenmiyor, Ankara'dan karar almıyor.
Siyasi arenada görev alan liderlerin, vekillerin, akademisyenlerin, hatta medyanın safları bile ülke dışından belirleniyor.
Bir yıl önce genel seçimler yaptık. Muhalefet, AKP'yi iktidardan indirmek için eski AKP'lerle, AKP'de iktidarda kalmak için eski CHP ve diğer partilerde siyaset yapanlarla seçimlere girdi.
Sadece bu gerçeğin mahiyetini anladığımızda bile ülkemiz siyasetçilerinin duruş ve karakterlerini anlamış oluruz.
Bir de liderler var
Evet, safı, siyaseti, söylemleri başka odaklarca belirlenen, zaman ve şartlara göre dizayn edilen parti liderleri var.
Sinan Oğan sosyal medyanın gündeminde. Yıllarca Büyük Ortadoğu Projesini, bu projede R. T. Erdoğan'a verilen görevi, görev verenleri, ben yazsam hakim karşısına çıkaracak cümlelerle anlattı.
Hatta AKP'lilere ve diğer siyasi liderlere; 'Tayyip Erdoğan korkusu ne büyük bir korkuymuş ki, sizin için Allah korkusundan bile daha önce geliyor' dedi.
Geçen seçimlerde Erdoğan'a rakip oldu. İlk turda seçilmesini engelledi. Hakkında yurt içi ve yurt dışı kaynaklı bir çok iddia ortaya atıldı.
İkinci turda kendisini aday gösteren Zafer Partisi'ne ve ittifaka danışmadan, gitti Erdoğan lehine adaylıktan çekildi.
Aynı Oğan geçen hafta mikrofonlara, "Cumhurbaşkanı, seçimlerde adayları söylerken bana gelince onu söylemeye bile gerek yok demişti' cümlesini bitiremeden vatandaş kapağı taktı; 'Peki, niye gittin yamandın ona?'
Yaaaa! Allah korkusunun önüne başka korkuları alırsan bu hale düşersin!
Meral Akşener'e gelince, MHP'de Sayın Bahçeli ve ihtiyar heyetine kafa tut. Ayrıl, başka parti kur. Senelerce AKP ve MHP'ye demedik laf bırakma.
6'lı bir masaya otur, masadan kalk, bir daha masaya otur.
'Bu mücadeleden dönersem namussuzum, şerefsizim, namerdim' de. Seçim hezimetinden sonra parti başkanlığından istifa et. Sonra saçlarını boyat ve Saray'a çık. Sen neymişsin be Abla!
Daha hasları da var...
'AKP'de bakan olmaktansa Saadet'te çaycı olurum' dedi. Saadet'ten kaçtı, HAS Parti'yi kurup başkan oldu. 2012 yılına kadar Erdoğan ve partisini, İsrail'e hizmetkarlık ile suçladı.
Hatta 'İsrail en büyük zaferini AKP sayesinde kazandı' diyerek haklı gerekçeleri bir bir sıraladı.
Hatta Erdoğan'a 'One Minute dedin, ondan sonra iki sefer İsrail'e destek olan karar aldın' bile dedi.
Hatta ve hatta "İktidar olursak üç tane yanlışa düşmeyeceğiz. Asla firavunlaşmayacağız, karunlaşmayacağız, belanlaşmayacağız." dedi.
2012'de dükkânı kapatıp Saray'a çıktı. Kimdi o? Numan Kurtulmuş.
İşte o Kurtulmuş Mayıs 2016, CHP'ye yönelik, 'Demokraside siyasi rakip olmak başka bir şeydir, siyasi hasım olmak başka bir şeydir ama siyaseti bu kadar seviyesiz, edepsiz, düşük bir şekilde yapmaksa bambaşka bir şeydir' diyordu.
Evet, seviye çok önemli!
Daha soyluları da var...
Demokrat Parti'nin başkanı idi... AKP ve Erdoğan'ı yolsuzlukla, yetim malı yemekle, devletim malını talan etmekle suçluyor ve 'paçalarından yolsuzluk akıyor' diyordu.
Aynen Kurtulmuş gibi Filistin başlığından Erdoğan ve partisini eleştiriyordu ve 'Ey Recep Tayyip Erdoğan, boyun eğdin, emir eri oldun, milletin ümitlerini boşa çıkardın. Boyan döküldü Tayip Erdoğan' diyordu.
Bir sabah baktık ki bu ve dahi nice galiz sözlerin sahibi partisini bırakmış ve Saray'a koşmuş. Kimdi o? Süleyman Soylu.
Durun daha bitmedi... Bugün CHP'ye, DEM'e kurduğu cümlelerden daha ağır cümleleri Erdoğan ve AKP için kuruyordu.
"Sayın Erdoğan ya Kandil yetiştirmesidir ya Türk düşmanıdır ya da Türk milletinin kanını içmeye yeminli çevrelerin özel ve gönüllü görevlisidir…
Öcalan canisiyle ve başkanlık sistemini kurma hedefine sabitlenen Erdoğan, geri dönülmeyen bir mecra ve maceraya sapmıştır…
Erdoğan ve AKP milli güvenliğimiz için en az PKK kadar tehdittir…
AKP artık hem HDP hem PKK'dır. AKP ve HDP sandığa gömülmezse Türkiye gömülecektir. Yıkım yakındır görünüz…
Erdoğan azgınlaşmaktadır. Erdoğan oyundur, yalandır, aldatmadır, tuzaktır, komplodur, riyadır, ihanettir…
Besmeleyle soygun yapıp, şükrederek haram havuzunda ıslandılar…
Her gün bize sövüyor. Her gün yalan söylüyor. Her gün hakaret ediyor. Peki kimdir bu gafil, kendisine Cumhurbaşkanı diyen 17-25 Erdoğan. Be hey densiz, bey hey kanun tanımaz, ahlak bilmez; sen Cumhurbaşkanısın, sen devletin başısın…
Bu ihaneti yapan AKP'den Yüce Divan'da hesap sormazsam namussuzum!"
Bu ve daha nice söz ve iddiaların sahibi Devlet Bahçeli ve partisi hesap sormadan Erdoğan'dan çok Erdoğancı olarak başkalarını tehdit ediyorlar.
CHP mi? Bu aralar Saray etrafında çok görülmeye başlandı. Bakalım içeri alınacak mı?
Daha nice örnekler var. Böylesi bir siyasetçi profillerinin olduğu bir ülkede ne ekonomi düzelir, ne sosyal barış sağlanır, ne omurgalı bir dış siyaset ortaya konulabilir ne de mülkün temeli olan adalet sağlanabilir.
Onun için oyunuzu değil, partinizi değiştirin...
Ekleme
Tarihi: 15 Haziran 2024 - Cumartesi
İPİNİ KOPARAN SARAYA KOŞUYOR
Türk siyaseti farklı bir rotaya doğru ilerliyor. Bu rotanın toplumla hiçbir alakası yok.
Bu, tamamen bazı güç odaklarına, hem iktidarın hem muhalefetin şirin gözükme çabaları. Bu çabanın sonucu olarak bunlar ortaya çıkıyor ama toplumun hayrına, ülkenin hayrına hiçbir şey yok.
Evet, siyaset soyut bir kavram olduğuna göre bu farklı rotaya ilerleyenler kim?
Siyasetçiler...
Ülkemiz siyasetinde ispatlanamayan bir gerçek vardır; Ülkemiz siyaseti ve siyasetçileri Ankara'dan belirlenmiyor, Ankara'dan karar almıyor.
Siyasi arenada görev alan liderlerin, vekillerin, akademisyenlerin, hatta medyanın safları bile ülke dışından belirleniyor.
Bir yıl önce genel seçimler yaptık. Muhalefet, AKP'yi iktidardan indirmek için eski AKP'lerle, AKP'de iktidarda kalmak için eski CHP ve diğer partilerde siyaset yapanlarla seçimlere girdi.
Sadece bu gerçeğin mahiyetini anladığımızda bile ülkemiz siyasetçilerinin duruş ve karakterlerini anlamış oluruz.
Bir de liderler var
Evet, safı, siyaseti, söylemleri başka odaklarca belirlenen, zaman ve şartlara göre dizayn edilen parti liderleri var.
Sinan Oğan sosyal medyanın gündeminde. Yıllarca Büyük Ortadoğu Projesini, bu projede R. T. Erdoğan'a verilen görevi, görev verenleri, ben yazsam hakim karşısına çıkaracak cümlelerle anlattı.
Hatta AKP'lilere ve diğer siyasi liderlere; 'Tayyip Erdoğan korkusu ne büyük bir korkuymuş ki, sizin için Allah korkusundan bile daha önce geliyor' dedi.
Geçen seçimlerde Erdoğan'a rakip oldu. İlk turda seçilmesini engelledi. Hakkında yurt içi ve yurt dışı kaynaklı bir çok iddia ortaya atıldı.
İkinci turda kendisini aday gösteren Zafer Partisi'ne ve ittifaka danışmadan, gitti Erdoğan lehine adaylıktan çekildi.
Aynı Oğan geçen hafta mikrofonlara, "Cumhurbaşkanı, seçimlerde adayları söylerken bana gelince onu söylemeye bile gerek yok demişti' cümlesini bitiremeden vatandaş kapağı taktı; 'Peki, niye gittin yamandın ona?'
Yaaaa! Allah korkusunun önüne başka korkuları alırsan bu hale düşersin!
Meral Akşener'e gelince, MHP'de Sayın Bahçeli ve ihtiyar heyetine kafa tut. Ayrıl, başka parti kur. Senelerce AKP ve MHP'ye demedik laf bırakma.
6'lı bir masaya otur, masadan kalk, bir daha masaya otur.
'Bu mücadeleden dönersem namussuzum, şerefsizim, namerdim' de. Seçim hezimetinden sonra parti başkanlığından istifa et. Sonra saçlarını boyat ve Saray'a çık. Sen neymişsin be Abla!
Daha hasları da var...
'AKP'de bakan olmaktansa Saadet'te çaycı olurum' dedi. Saadet'ten kaçtı, HAS Parti'yi kurup başkan oldu. 2012 yılına kadar Erdoğan ve partisini, İsrail'e hizmetkarlık ile suçladı.
Hatta 'İsrail en büyük zaferini AKP sayesinde kazandı' diyerek haklı gerekçeleri bir bir sıraladı.
Hatta Erdoğan'a 'One Minute dedin, ondan sonra iki sefer İsrail'e destek olan karar aldın' bile dedi.
Hatta ve hatta "İktidar olursak üç tane yanlışa düşmeyeceğiz. Asla firavunlaşmayacağız, karunlaşmayacağız, belanlaşmayacağız." dedi.
2012'de dükkânı kapatıp Saray'a çıktı. Kimdi o? Numan Kurtulmuş.
İşte o Kurtulmuş Mayıs 2016, CHP'ye yönelik, 'Demokraside siyasi rakip olmak başka bir şeydir, siyasi hasım olmak başka bir şeydir ama siyaseti bu kadar seviyesiz, edepsiz, düşük bir şekilde yapmaksa bambaşka bir şeydir' diyordu.
Evet, seviye çok önemli!
Daha soyluları da var...
Demokrat Parti'nin başkanı idi... AKP ve Erdoğan'ı yolsuzlukla, yetim malı yemekle, devletim malını talan etmekle suçluyor ve 'paçalarından yolsuzluk akıyor' diyordu.
Aynen Kurtulmuş gibi Filistin başlığından Erdoğan ve partisini eleştiriyordu ve 'Ey Recep Tayyip Erdoğan, boyun eğdin, emir eri oldun, milletin ümitlerini boşa çıkardın. Boyan döküldü Tayip Erdoğan' diyordu.
Bir sabah baktık ki bu ve dahi nice galiz sözlerin sahibi partisini bırakmış ve Saray'a koşmuş. Kimdi o? Süleyman Soylu.
Durun daha bitmedi... Bugün CHP'ye, DEM'e kurduğu cümlelerden daha ağır cümleleri Erdoğan ve AKP için kuruyordu.
"Sayın Erdoğan ya Kandil yetiştirmesidir ya Türk düşmanıdır ya da Türk milletinin kanını içmeye yeminli çevrelerin özel ve gönüllü görevlisidir…
Öcalan canisiyle ve başkanlık sistemini kurma hedefine sabitlenen Erdoğan, geri dönülmeyen bir mecra ve maceraya sapmıştır…
Erdoğan ve AKP milli güvenliğimiz için en az PKK kadar tehdittir…
AKP artık hem HDP hem PKK'dır. AKP ve HDP sandığa gömülmezse Türkiye gömülecektir. Yıkım yakındır görünüz…
Erdoğan azgınlaşmaktadır. Erdoğan oyundur, yalandır, aldatmadır, tuzaktır, komplodur, riyadır, ihanettir…
Besmeleyle soygun yapıp, şükrederek haram havuzunda ıslandılar…
Her gün bize sövüyor. Her gün yalan söylüyor. Her gün hakaret ediyor. Peki kimdir bu gafil, kendisine Cumhurbaşkanı diyen 17-25 Erdoğan. Be hey densiz, bey hey kanun tanımaz, ahlak bilmez; sen Cumhurbaşkanısın, sen devletin başısın…
Bu ihaneti yapan AKP'den Yüce Divan'da hesap sormazsam namussuzum!"
Bu ve daha nice söz ve iddiaların sahibi Devlet Bahçeli ve partisi hesap sormadan Erdoğan'dan çok Erdoğancı olarak başkalarını tehdit ediyorlar.
CHP mi? Bu aralar Saray etrafında çok görülmeye başlandı. Bakalım içeri alınacak mı?
Daha nice örnekler var. Böylesi bir siyasetçi profillerinin olduğu bir ülkede ne ekonomi düzelir, ne sosyal barış sağlanır, ne omurgalı bir dış siyaset ortaya konulabilir ne de mülkün temeli olan adalet sağlanabilir.
Onun için oyunuzu değil, partinizi değiştirin...
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.