Kılıçdaroğlu da göreve bir söylemle “yeni CHP” sloganı ile başladı.
“Yeni” sözcüğünün çeşitli anlamları; eskisinden farklı, köhneleşmiş değil, özgün nitelikli, daha önce eşine benzerine rastlanmamış, köklü değişim gibi anlamları var. “Yeni” sözcüğünde geçmişe bağlılık, beğeni hatta saygı yoktur. Kılıçdaroğlu, göreve kendisiyle yeni bir dönem başlıyor gibi özsever, narsist bir tutumla başladı, sürdürdü, sürdürüyor.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı hedefi de olduğu anlaşılan yaşam çizgisinde CHP’yi bir araç olarak kullanıyor. CHP genel başkanı olarak kamuoyunda sürekli görünüyor, beyanat veriyor, tweet atıyor, alkışlanıyor, itibar görerek egosunu tatmin ediyor. Davranışında, partinin ilkelerini kültürünü, yetkili organlarını da önemsemiyor.
Kılıçdaroğlu, yalnız partiyi başarısızlığa sürüklemiyor, davranışları, söylemleriyle de otokrasi-teokrasi karışımı, ucube olarak nitelendirilen düzenin yerleşmesine, güçlenmesine elverişli ortamın oluşmasına da katkı yapıyor.
2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde, partinin yetkili organlarında görüşüp karara bağlamak yerine, Bahçeli ile anlaşıp Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesiyle, siyasal tarihimize “Kemaleddin faciası” olarak geçen seçimi hepiniz hatırlarsınız... O dönemde kendisine yöneltilen ''CHP tabanı nasıl tepki verecek?'' sorusuna “Tıpış tıpış sandığa gidecekler” yanıtı ile partinin tabanını da tanımadığını gösterdi Sayın Kılıçdaroğlu... İştirakin az olması, alınan sonuca göre tıpış tıpış gitmesi gereken ise suçu yaz tatilinden dönüp oy kullanmayanlarda buldu.
2018 tüzük değişikliği kurultayının amacı partinin demokratikleşmesiydi. Tüzük değişikliğinde öngörülen önseçim, partinin tüm aktif üyelerinin kararlara katılımı, delege sisteminin kaldırılması, genel merkezin yetkilerinin daraltılması önerilmişken, sonuç Kılıçdaroğlu isteklerini kurultaya onaylattı, istediklerini aldı yönünde yorumlandı.
2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde yine yetkili organların kararı olmadan, biraz da gayri ciddi şekilde Muharrem İnce “Gel Muharrem” ifadesiyle kürsüye çağrılarak, adaylığı ilan edildi, muştulandı, tarafsızlık gösterisi olarak da İnce; CHP rozetini çıkadı. İnce daha sonra genel merkezce yeterince desteklenmediğinden, yalnız bırakıldığından yakınmış, seçimi kazanan Erdoğan da konumunu güçlendirmiştir.
14 ve 28 Mayıs 2023 seçim başarısızlıkları üzerine 6’lı masa organizatörü, aday olmaya istekli Kılıçdaroğlu’nun sorumluluk yüklenerek istifası beklendi, önerildi. Kılıçdaroğlu, seçim sonucunu başarısızlık, istifa nedeni olarak da görmüyordu. Zamanla tepkinin, ısrarın azalacağı öngörüsüyle, zamana oynamaya, “top çevirmeye” başladı. Yenilik, değişim, dönüşüm gibi kavram kargaşası, tüzük, program değişikliği hazırlıkları güvenli liman kuraltaya dek gemiyi abramak söylemiyle kamuoyunda kurultaya kadar yönetip, ayrılacağı izlenimini yarattı. Niyet, plan, tamamen farklıydı. Kurultay da ayarlanmış, avlanmış delege, coşku ile Kılıçdaroğlu’nun adaylığını önerecek, Kılıçdaroğlu örgütün genel isteği üzerine aday olacak, başkanlığını sürdürecekti.
İstifa istekleri üzerine de koltuk düşkünü olmadığının kanıtı olarak partide geçmişi düzgün bir kişi bulduğunda, başkanlığı devredeceğini açıkladı. Özrü kabahatinden büyük denilir. Hiçbir başkan hatta otokrat, yetkili organlar varken örgütünü küçük düşüremez. Ne yazık ki TBMM parti grubundan tepki gelmedi, tersine şak şak yapılarak alkışlama sırasına girildi.
Kılıçdaroğlu, yerel seçimler içinde partiye engel oluşturuyor. Parti tabanında bu aldırmazlığa öfke var.