İbrahim DEMİR
Köşe Yazarı
İbrahim DEMİR
 

BOLLUK BEREKET DEĞİL, KITLIK KAPIDA

Partisinin MYK toplantısında sebze ve meyvede fiyat artışlarıyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "yaz gelip mahsuller ortaya çıktıkça gıda ürünlerinin fiyatı düşer. Bu yıl bolluk, bereket yılı. Bu yıl gıda ürünlerini daha uygun fiyattan Rusya'dan ithal edebiliriz" demiş. Şurada yaza ne kaldı? Mayıs ve Haziran'dan sonra bolluk ve bereket olmazsa ne olacak? "Biz 'bolluk ve bereket' derken sizin o anladığınızı kastetmedik" derlerse şaşırtıcı olur mu? Bence olmaz… Böyle gidilirse asıl şaşırtıcı olan, bu şartlarda bolluk ve bereket olması olacaktır.  Zira hükümet yetkilileri 'bolluk ve bereket' derken bile ithalat yoluna gideceğini söylüyor. Tarım ürünleriyle ilgili alınacağı iddia edilen son adımlar atılırsa, kıtlık yılı olması çok daha muhtemeldir. İddiaya göre hükümet et, un, yağ ve süt gibi 20 temel gıda ürününde fiyatları sabitlemeyi düşünüyormuş. Tarım konusunda uzman yazarlardan Ali Ekber Yıldırım'a göre bu 'vahim bir hata' ve asla yapılmamalı. Yapılması gerekenin mazot, gübre, enerji, yem ve diğer girdilerdeki zamların geri alınması ve bunların fiyatları sabitlenmesi olduğuna dikkat çeken Yıldırım, bu yapılırsa gıda fiyatlarının zaten düşeceğine dikkat çekiyor.  Uzmanlar bunları söylüyor. Ancak kimin umurunda? Uzmanların ne dediği hükümetin zaten hiç umurunda olmadı ki… Şimdi şunu rahatlıkla söyleyebilirim, bugüne kadar tarımda attığı adımlar nasıl ki rantçıların önünü açıp, çiftçiye ve üreticiye köstek olduysa bu düşünülen karar da aynı sonucu doğuracak. Girdi maliyetlerini düşürmeden satış fiyatını sabitlemeye kalkmak çiftçiyi, üreticiyi daha da dibe gömmekten başka bir sonuç doğurmayacaktır.  Yapılan hesaplamalara göre Antalya halinden ücretsiz alınsa bile bir sebze ya da meyvenin İstanbul'a geldiğinde üzerine 8-10 TL maliyet binmektedir. Bu maliyetin satış fiyatına yansıtılmasının önüne hükümet engel koyarsa olacağı belli değil mi? Aracılar fiyat kırması için üretici üzerine daha da yüklenecek.  Anlayacağınız ezilen yine çiftçi olacak, üretici olacak. Kazanan yine aracılar ve elbette yüksek vergi oranlarıyla hükümet olacak. Hükümet tarımda gerçekten sorunları çözmek istemiyor kaygısı bende giderek daha da çok pekişiyor.  Çünkü sorunları çözmek için yapılacak müdahaleler asla böyle olmamalıdır.  Bu mantıkla tarıma müdahaleler devam ettiği takdirde bırakın bolluk ve bereket görmeyi, ülke boş tarlalarla, işsiz gezen çiftçilerle, ithal ürünlerin yolunu gözleyen vatandaşlarla daha da dolup taşacaktır.      
Ekleme Tarihi: 08 Nisan 2022 - Cuma

BOLLUK BEREKET DEĞİL, KITLIK KAPIDA

Partisinin MYK toplantısında sebze ve meyvede fiyat artışlarıyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "yaz gelip mahsuller ortaya çıktıkça gıda ürünlerinin fiyatı düşer. Bu yıl bolluk, bereket yılı. Bu yıl gıda ürünlerini daha uygun fiyattan Rusya'dan ithal edebiliriz" demiş.

Şurada yaza ne kaldı?

Mayıs ve Haziran'dan sonra bolluk ve bereket olmazsa ne olacak?

"Biz 'bolluk ve bereket' derken sizin o anladığınızı kastetmedik" derlerse şaşırtıcı olur mu?

Bence olmaz…

Böyle gidilirse asıl şaşırtıcı olan, bu şartlarda bolluk ve bereket olması olacaktır. 

Zira hükümet yetkilileri 'bolluk ve bereket' derken bile ithalat yoluna gideceğini söylüyor.

Tarım ürünleriyle ilgili alınacağı iddia edilen son adımlar atılırsa, kıtlık yılı olması çok daha muhtemeldir.

İddiaya göre hükümet et, un, yağ ve süt gibi 20 temel gıda ürününde fiyatları sabitlemeyi düşünüyormuş.

Tarım konusunda uzman yazarlardan Ali Ekber Yıldırım'a göre bu 'vahim bir hata' ve asla yapılmamalı.

Yapılması gerekenin mazot, gübre, enerji, yem ve diğer girdilerdeki zamların geri alınması ve bunların fiyatları sabitlenmesi olduğuna dikkat çeken Yıldırım, bu yapılırsa gıda fiyatlarının zaten düşeceğine dikkat çekiyor. 

Uzmanlar bunları söylüyor. Ancak kimin umurunda?

Uzmanların ne dediği hükümetin zaten hiç umurunda olmadı ki…

Şimdi şunu rahatlıkla söyleyebilirim, bugüne kadar tarımda attığı adımlar nasıl ki rantçıların önünü açıp, çiftçiye ve üreticiye köstek olduysa bu düşünülen karar da aynı sonucu doğuracak.

Girdi maliyetlerini düşürmeden satış fiyatını sabitlemeye kalkmak çiftçiyi, üreticiyi daha da dibe gömmekten başka bir sonuç doğurmayacaktır. 

Yapılan hesaplamalara göre Antalya halinden ücretsiz alınsa bile bir sebze ya da meyvenin İstanbul'a geldiğinde üzerine 8-10 TL maliyet binmektedir.

Bu maliyetin satış fiyatına yansıtılmasının önüne hükümet engel koyarsa olacağı belli değil mi?

Aracılar fiyat kırması için üretici üzerine daha da yüklenecek. 

Anlayacağınız ezilen yine çiftçi olacak, üretici olacak.

Kazanan yine aracılar ve elbette yüksek vergi oranlarıyla hükümet olacak.

Hükümet tarımda gerçekten sorunları çözmek istemiyor kaygısı bende giderek daha da çok pekişiyor. 

Çünkü sorunları çözmek için yapılacak müdahaleler asla böyle olmamalıdır. 

Bu mantıkla tarıma müdahaleler devam ettiği takdirde bırakın bolluk ve bereket görmeyi, ülke boş tarlalarla, işsiz gezen çiftçilerle, ithal ürünlerin yolunu gözleyen vatandaşlarla daha da dolup taşacaktır.  

 
 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve milhapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler 2024 bahis siteleri deneme bonusu veren siteler