''BİR SÜRTÜĞÜN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ....'' Bu gün size bir kadından bahsedeceğim... Biliyorsunuz ki bunun gibi binlerce örnek mevcut. Ancak Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'a oturum yönettiği esnada şişe fırlatacak kadar köpekleşmiş bir kadın bugün size anlatacağım...     İzzet Baysal Devlet Hastanesinde işe başladığında lise mezunu dahi olmayan ve liseyi dışardan bitirmeye çalışan bu kadının hayatı, o dönem Ak Parti İl yönetiminde yaşanan değişiklik ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a okuduğu mektupla bir anda değişiyor. Temizlik işçisi olarak işe başladığı hastanede eline süpürge dahi almadan ortopedi servisinde kayıt işlerinde görevlendiriliyor. Adeta sihirli bir elin dokunduğu bu kadın bir anda ''önlenemez bir yükselişe'' geçiyor. Hizmet İş Sendikası Bolu İl Başkanlığına ataması yapılan bu kadın, hastanede çalışmaktan da kurtuluyor ve hiçbir emek harcamadan maaşını almaya devam ediyor. Bu kadının yükselişi bununla da kalmıyor.  7 Mart 2016'da Hak-İş'in 5. Uluslararası Kadın Emeği Buluşması'na Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan da katılıyor. Programda konuşma yapma talebi kabul edilen bu kadın, Bolu'dan geldiğini ve devlet hastanesinde taşeron işçi olarak çalıştığını söylüyor. Konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hastalandığı dönemde mektup yazdığını ifade ederek, "Allah'ım Cumhurbaşkanımıza hayırlı, uzun ömür ver. Hizmetlerini tamamlamasını nasip et. Ülkemizin, insanlığın ve İslam aleminin ona ihtiyacı var. Şayet buna ömrü vefa etmeyecekse ve benim ömrüm var ise Rabbim lütfen benim ömrümü ona ver. Ömrüm size annenizin ak sütü gibi helal olsun" diyor. Söz konusu konuşma yandaş medyada, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ağlatan konuşma" olarak yer alıyor. Bunun ardından 31 Mart Mahalli İdareler seçimlerinde AKP listesinden Bolu Belediye Meclis üyesi oluyor.  Bu dönemde liseyi de dışardan bitiren bu kadının, büyük bir torpille AKP Meclis listesinde bir çok önemli ismi geride bırakarak 7 inci sıradan kendine yer bulması siyasetin nasıl işlediği ve bulunduğu durumu da ortaya koyuyor. .