İbrahim DEMİR
Köşe Yazarı
İbrahim DEMİR
 

BAĞIMSIZLIĞININ 40. YILINDA KKTC

Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilk anda federe devlet olarak teşkil edildi ve öyle ilan edildi. Oysa bu federasyonu Kıbrıs Rumları tanımıyorlardı. “Biz üniter devletiz” diyorlardı. Türklere azınlık olarak yer veriyorlardı. Akdeniz, Balkanlar ve Orta Doğu’da azınlık bir cemaatin yaşama hakkı yoktur. Bu bölgedeki tarihî yapılanma, beşerî coğrafya bu gibi bir statüyü kaldırmaz. Tek istisna Lübnan’dır; orada da cemaatlerin her birinin seçimde ne yapacakları, ne kadar aday gösterecekleri, hükümetteki görevleri anayasa ile belirtilmiştir. Nüfus yapısı 1940’lardan bugüne kadar çok değiştiği hâlde nüfus sayımı yapılmayarak anayasaya sözde uyulmakta ama aslında uyulmamaktadır ve değişmez facia ortadadır. Bu nedenle Türk cemaatinin lideri Rauf Denktaş bu konuda ikna yolunu seçti. Rauf Denktaş’ın 1963’te ilk çatışmalar çıktıktan sonra haklı olarak adadaki liderlik üstünlüğünü ele geçirdiği görüldü. İyi tahsil görmüş bir hukukçuydu. İngiliz idaresinde Türk münevverleri daha çok hukukçulukta temayüz etmişlerdir. Bu on senenin içerisinde Rauf Denktaş’ın hayatı çok kolay değildi. Karşı tarafla çekişmek ve cemaatinin üyelerine söz anlatmak durumundaydı; asıl önemlisi Ankara’daki hükümet temsilcileriyle başı her zaman hoş değildi. Türkiye’de kamuoyunun da bu nedenle Rauf Bey üzerinde yüzde 100 olumlu bir izlenime sahip olmadığını belirtmek gerekir. Kişiliğindeki üstünlük dolayısıyla bu durum değişti. Aradan on sene geçmedi ki Rauf Bey’in müstesna bir lider ve politikacı olduğu anlaşıldı. Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi 15 Kasım 1983 günü Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etti. Çünkü maalesef Rumlar üniter devlet ısrarındaydı ki 1960 statüsüne de aykırıydı. 1960’taki garantörlük antlaşmaları iki devletli, cemaatlerin federal bir yapıda hareket edeceklerini, dış politika konusunda da bakanlıkları paylaşacaklarını ve hatta herhangi bir uluslararası bir kuruluşa birlikte gireceklerini, uyumsuzluk durumunda veto hakkı tanıdıklarını belirtmekteydi. Buna rağmen AET tamamıyla Ortaçağ’a mahsus duyguyla Kıbrıs Rumlarının üniter devlet görüşünü kabul etmiş. AET’ye kabullerini de sağlamıştır. Burada Türk tarafına hiçbir şekilde danışılmamıştır. Birlikte alınmaları da söz konusu değildir. İleri sürülen hukuki gerekçe ise geçerli değildi. Bu noktada Federal Almanya’nın başı çektiği, Fransa’yı da kolayca ikna edip Benelux Bloku’nu yanına aldığı görülmekteydi. Zira Akdenizli AET üyelerinin bu konularda aşırı bir ısrarı olmazdı. AVRUPA DEMOKRASİLERİNE UYGUN Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin devlet yapısı Avrupa devletlerinin demokrasilerine uygundur. Laiklik gerçekten önemli bir kurumdur. Birinci maddede belirtilir, ikinci maddede dilin Türkçe olduğu, diğer azınlık gruplarının her türlü haklarının eğitim dahil olmak üzere tanındığı belirtilir. Yargının bağımsızlığı belirlenmiştir ve tam olarak uygulanmıştır. Kıbrıs’ın iktisadi hayatı en problemli olan cihetidir. Anadolu’dan yerleştirilen nüfusun Kıbrıs’ın ekonomisine çok fazla bir katkı yaptığını söylemek çok zordur. Üstelik yerleştirilen nüfusun içindeki bir kesimin birçok konuda sınırın ötesindeki, Güney Kıbrıs yönetimi ve halkıyla işbirliği yaptığı görülmektedir. Nitekim Annan Planı’nın bütün aleyhteki görünümüne rağmen bu nüfus tarafından desteklendiği ve bu nedenle kuzeyde makbul tutulduğu görülmüştür. Oysa aynı planı güneylilerin reddettiği malumdur. Sık sık demokratik yapıdan istifadeyle yapılan bazı neşriyatta Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geçersiz olduğu, barıştan kaçtığı, Avrupa Birliği’ne girişi önlediği, kuzeyin işgalci ordusunun burada faaliyet gösterdiği hatta derse giden, konuşmalar yapan hocalar ve gazetecilerin de bu neşriyatta “kolonizatör” olarak nitelendirildiği görülmektedir. Bu nüfusun önemli bir eleme olmadan adaya alındığı çalışma kalitelerinin incelenmediği görülmektedir. Durum bu şekilde devam edecek olursa yapının değiştirilmesi gerekir. Buna karşılık Bulgaristan Cumhuriyet’inden adaya sığınan on bin kadar Tuna boyu Türk’ünün çalışkanlıkları ve yerel Türk halkının kurallarına mükemmel bir şekilde uyum sağladıkları, hem yerli halk tarafından çok sevildikleri hem de kendilerinin mutlu oldukları gözlenmiştir. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin asıl gelir kaynağı turizm sektörüdür. Nüfusun 400 bine yaklaştığı belirtilmektedir. Eğitim durumu adada bir gelir getirecek kadar mükemmeldir. Üniversitelerde bilhassa Asya, Afrika ülkelerinden gelen yabancı öğrencilerin sayısı çoktur. Bunlar eğitimlerinden sonra adanın kuzeyinde kalmaktadırlar. YAVAŞ YAVAŞ TANINIYOR Şu anda 40. yılını kutladığımız bu cumhuriyet yavaş yavaş dünyada tanınmaktadır. Başkonsolosluklar Londra, ABD’de Washington’da, BM’de New York’ta, Berlin ve bazı Avrupa başkentlerinde temsilcilikler kurulmaktadır. Buralara KKTC Dışişleri Bakanlığı’nın büyükelçi rütbesindeki diplomatları tayin edilmektedir. Yakın zamanda Azerbaycan’ın KKTC Cumhurbaşkanı’nı davet etmesi ve yakın ilgi kurulması ve Azerbaycan’ın da buraya resmen büyükelçilik düzeyinde tanıyacağına bir delildir. Bu KKTC için mutlu bir olay sayılmaktadır. Umut ederiz ki Kıbrıs Türk halkı da mantalite, yaşayış ve kültür bakımından kendilerine en yakın bu Türk grubuyla çok iyi anlaşacaklardır. Türkiye ile ilişkilerinin belirgin bir ölçüde dikkatli taranması, yerleşmelere devam edilmesi politikanın esaslarından olmalıdır. Şu anda adada 35 bin kadar Rus mültecinin bulunduğu göze çarpıyor. Malum miktarda orada evlilik yoluyla veya bazı istisnai iş durumlarıyla bulunan Rusların bir kültürel zenginlik yarattıklarına şüphe yoktur. Fakat bu aşırı kalabalığın yanıbaşımızdaki Suriye’nin ve Akdeniz’in stratejik askerî durumu göz önüne alınırsa mahzurlu olduğu, ayrıca gelenlerin üretmekten çok tükettikleri, adada mesken bakımından büyük problem ortaya çıkardıkları, adanın mimari profilinin bu müşteriler için yapılan çirkin binalarla bozulduğu göze çarpmaktadır. Bu konularda hassasiyet gerekir.
Ekleme Tarihi: 14 Kasım 2023 - Salı

BAĞIMSIZLIĞININ 40. YILINDA KKTC

Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilk anda federe devlet olarak teşkil edildi ve öyle ilan edildi. Oysa bu federasyonu Kıbrıs Rumları tanımıyorlardı. “Biz üniter devletiz” diyorlardı. Türklere azınlık olarak yer veriyorlardı. Akdeniz, Balkanlar ve Orta Doğu’da azınlık bir cemaatin yaşama hakkı yoktur. Bu bölgedeki tarihî yapılanma, beşerî coğrafya bu gibi bir statüyü kaldırmaz. Tek istisna Lübnan’dır; orada da cemaatlerin her birinin seçimde ne yapacakları, ne kadar aday gösterecekleri, hükümetteki görevleri anayasa ile belirtilmiştir. Nüfus yapısı 1940’lardan bugüne kadar çok değiştiği hâlde nüfus sayımı yapılmayarak anayasaya sözde uyulmakta ama aslında uyulmamaktadır ve değişmez facia ortadadır.

Bu nedenle Türk cemaatinin lideri Rauf Denktaş bu konuda ikna yolunu seçti. Rauf Denktaş’ın 1963’te ilk çatışmalar çıktıktan sonra haklı olarak adadaki liderlik üstünlüğünü ele geçirdiği görüldü. İyi tahsil görmüş bir hukukçuydu. İngiliz idaresinde Türk münevverleri daha çok hukukçulukta temayüz etmişlerdir. Bu on senenin içerisinde Rauf Denktaş’ın hayatı çok kolay değildi. Karşı tarafla çekişmek ve cemaatinin üyelerine söz anlatmak durumundaydı; asıl önemlisi Ankara’daki hükümet temsilcileriyle başı her zaman hoş değildi.

Türkiye’de kamuoyunun da bu nedenle Rauf Bey üzerinde yüzde 100 olumlu bir izlenime sahip olmadığını belirtmek gerekir. Kişiliğindeki üstünlük dolayısıyla bu durum değişti. Aradan on sene geçmedi ki Rauf Bey’in müstesna bir lider ve politikacı olduğu anlaşıldı.

Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi 15 Kasım 1983 günü Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etti. Çünkü maalesef Rumlar üniter devlet ısrarındaydı ki 1960 statüsüne de aykırıydı. 1960’taki garantörlük antlaşmaları iki devletli, cemaatlerin federal bir yapıda hareket edeceklerini, dış politika konusunda da bakanlıkları paylaşacaklarını ve hatta herhangi bir uluslararası bir kuruluşa birlikte gireceklerini, uyumsuzluk durumunda veto hakkı tanıdıklarını belirtmekteydi. Buna rağmen AET tamamıyla Ortaçağ’a mahsus duyguyla Kıbrıs Rumlarının üniter devlet görüşünü kabul etmiş. AET’ye kabullerini de sağlamıştır. Burada Türk tarafına hiçbir şekilde danışılmamıştır. Birlikte alınmaları da söz konusu değildir. İleri sürülen hukuki gerekçe ise geçerli değildi. Bu noktada Federal Almanya’nın başı çektiği, Fransa’yı da kolayca ikna edip Benelux Bloku’nu yanına aldığı görülmekteydi. Zira Akdenizli AET üyelerinin bu konularda aşırı bir ısrarı olmazdı.

AVRUPA DEMOKRASİLERİNE UYGUN

Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin devlet yapısı Avrupa devletlerinin demokrasilerine uygundur. Laiklik gerçekten önemli bir kurumdur. Birinci maddede belirtilir, ikinci maddede dilin Türkçe olduğu, diğer azınlık gruplarının her türlü haklarının eğitim dahil olmak üzere tanındığı belirtilir. Yargının bağımsızlığı belirlenmiştir ve tam olarak uygulanmıştır.

Kıbrıs’ın iktisadi hayatı en problemli olan cihetidir. Anadolu’dan yerleştirilen nüfusun Kıbrıs’ın ekonomisine çok fazla bir katkı yaptığını söylemek çok zordur. Üstelik yerleştirilen nüfusun içindeki bir kesimin birçok konuda sınırın ötesindeki, Güney Kıbrıs yönetimi ve halkıyla işbirliği yaptığı görülmektedir. Nitekim Annan Planı’nın bütün aleyhteki görünümüne rağmen bu nüfus tarafından desteklendiği ve bu nedenle kuzeyde makbul tutulduğu görülmüştür. Oysa aynı planı güneylilerin reddettiği malumdur.

Sık sık demokratik yapıdan istifadeyle yapılan bazı neşriyatta Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geçersiz olduğu, barıştan kaçtığı, Avrupa Birliği’ne girişi önlediği, kuzeyin işgalci ordusunun burada faaliyet gösterdiği hatta derse giden, konuşmalar yapan hocalar ve gazetecilerin de bu neşriyatta “kolonizatör” olarak nitelendirildiği görülmektedir.

Bu nüfusun önemli bir eleme olmadan adaya alındığı çalışma kalitelerinin incelenmediği görülmektedir. Durum bu şekilde devam edecek olursa yapının değiştirilmesi gerekir. Buna karşılık Bulgaristan Cumhuriyet’inden adaya sığınan on bin kadar Tuna boyu Türk’ünün çalışkanlıkları ve yerel Türk halkının kurallarına mükemmel bir şekilde uyum sağladıkları, hem yerli halk tarafından çok sevildikleri hem de kendilerinin mutlu oldukları gözlenmiştir.

Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin asıl gelir kaynağı turizm sektörüdür. Nüfusun 400 bine yaklaştığı belirtilmektedir. Eğitim durumu adada bir gelir getirecek kadar mükemmeldir. Üniversitelerde bilhassa Asya, Afrika ülkelerinden gelen yabancı öğrencilerin sayısı çoktur. Bunlar eğitimlerinden sonra adanın kuzeyinde kalmaktadırlar.

YAVAŞ YAVAŞ TANINIYOR

Şu anda 40. yılını kutladığımız bu cumhuriyet yavaş yavaş dünyada tanınmaktadır. Başkonsolosluklar Londra, ABD’de Washington’da, BM’de New York’ta, Berlin ve bazı Avrupa başkentlerinde temsilcilikler kurulmaktadır. Buralara KKTC Dışişleri Bakanlığı’nın büyükelçi rütbesindeki diplomatları tayin edilmektedir. Yakın zamanda Azerbaycan’ın KKTC Cumhurbaşkanı’nı davet etmesi ve yakın ilgi kurulması ve Azerbaycan’ın da buraya resmen büyükelçilik düzeyinde tanıyacağına bir delildir. Bu KKTC için mutlu bir olay sayılmaktadır. Umut ederiz ki Kıbrıs Türk halkı da mantalite, yaşayış ve kültür bakımından kendilerine en yakın bu Türk grubuyla çok iyi anlaşacaklardır.

Türkiye ile ilişkilerinin belirgin bir ölçüde dikkatli taranması, yerleşmelere devam edilmesi politikanın esaslarından olmalıdır. Şu anda adada 35 bin kadar Rus mültecinin bulunduğu göze çarpıyor. Malum miktarda orada evlilik yoluyla veya bazı istisnai iş durumlarıyla bulunan Rusların bir kültürel zenginlik yarattıklarına şüphe yoktur. Fakat bu aşırı kalabalığın yanıbaşımızdaki Suriye’nin ve Akdeniz’in stratejik askerî durumu göz önüne alınırsa mahzurlu olduğu, ayrıca gelenlerin üretmekten çok tükettikleri, adada mesken bakımından büyük problem ortaya çıkardıkları, adanın mimari profilinin bu müşteriler için yapılan çirkin binalarla bozulduğu göze çarpmaktadır. Bu konularda hassasiyet gerekir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve milhapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler 2024 bahis siteleri deneme bonusu veren siteler