İKTİDARIN BU ÜLKEYE VEREBİLECEĞİ HİÇ BİR ŞEY YOK
İKTİDARIN BU ÜLKEYE VEREBİLECEĞİ HİÇ BİR ŞEY YOK
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada "Eğer bir iktidar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 100'üncü yılında terörle mücadele konusunda kendi ordusuna, güvenlik güçlerine güvenmeyip de yabancı bir ülkenin askerini Türkiye'ye davet ediyorsa artık o iktidarın bu ülkeye vereceği hiçbir şey yoktur" dedi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Kılıçdaroğlu, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına ilişkin, "Hastane bombalanır mı? Akıl var, mantık var. Ama bir insanın gözü dönmüşse, artık bir şeyi görmüyorsa ve kendi koltuğuna düşkünse, Netanyahu için söylüyorum, onlar giderler, elbette hastaneyi de bombalarlar. Bunun, bütün dünyanın gözünün önünde yapılması, 21. yüzyılın dünyası için en büyük ayıplardan birisidir" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 100 yıllık CHP'nin, halkın sorunlarına eğildiğini ve çözüm için çabaladığını belirtti.
Yüz yılda ülkede bedeller ödendiğini, bedel ödeyenlerden birinin de Ahmet Taner Kışlalı olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, Kışlalı'nın, herkesin saygı duyduğu bir kişi olduğunu anlattı. Kılıçdaroğlu, "Bir daha bu tür felaketler Türkiye'ye gelmesin, aydınlar susturulmasın. En büyük arzularımdan birisi bu." ifadesini kullandı.
Elif Akkuş'un, TRT'de uzun yıllar çalışan bir gazeteci olduğunu ve tutuklandığını dile getiren Kılıçdaroğlu, Akkuş'un davasını yakından izleyeceklerini kaydetti.
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin haksızlığa karşı dimdik durduğunu, yedisinden yetmişine, ülkeye adalet gelinceye kadar mücadele edeceklerini vurguladı.
'Yargı içinde çeteler oluştu'
Geçen hafta İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısının, Hakimler ve Savcılar Kuruluna yazdığı dilekçeyi gündeme getirdiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, dilekçede, yargı içinde çetelerin oluştuğunun yer aldığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, bir başsavcı Ankara'ya dilekçe yazıp 'Yargının içinde çeteler oluştu' dememiştir. Eğer bu noktaya gelmiş ve bir savcı 'Yargının içinde çeteler oluştu' diyorsa bıçak kemiğe dayandı demektir. Yani devletin temelinin sarsıldığını hepimiz kabul etmeliyiz. Bunu dillendirdim. Mektubun can alıcı noktalarını okudum, arkasından habere erişim engeli getirdiler. Kimse duymasın, siz istediğiniz kadar söyleyin. Şu anda ister Hakkari'ye ister Trabzon'a ister Kırıkkale'ye, nereye giderseniz gidin 'Türkiye'de adalet var mı?' diye sorun; hepsi diyecek ki 'Hayır, adalet yoktur'. Adaletin olmadığını biliyoruz. Ama yürekli bir savcının bunu dillendirmesi, bizim adalet tarihimiz açısından da çok önemlidir.
Bu dilekçe, ileride yargı tarihini yazacaklar için de önemli bir belge olarak önümüzde duruyor. Hatta öyle ki oluşan çetelerin, FETÖ'nün çetelerine rahmet okutacak düzeye geldiğini de dilekçesinde yazmak durumunda kaldı. Türkiye çalkalanıyor ama o hakimlerin tamamı yerinde duruyor. Savcıların ne olduğu belli değil. Mal varlığı araştırması yapılıyor mu yapılmıyor mu bilmiyoruz, ama bunların hepsi duruyor."
Adliyeye, camiye, kışlaya siyasetin girdiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Birilerinin isteği üzerine istedikleri kişiyi mahkum ettirdiler, istediği kişiyi serbest bıraktılar ve bugün Türkiye ciddi bir sorunla karşı karşıya. Erişim engeli getirildi ama grup başkanvekili arkadaşlarımıza söyledim, erişim engeli getirilen konuşma metnim, TBMM Genel Kurulu'nda okunacak. Bunlar sanıyorlar ki 'Biz erişim engeli getirdik, artık Kılıçdaroğlu hiç konuşmaz'. Siz kimsiniz? Sizin feriştahınız da gelse bizi susturamaz. Adaleti bu memlekete getireceğiz, muhalefette olsak da getireceğiz." diye konuştu.
'Sözde devletlerin yöneticileri ne yapıyor'
Filistin'de, bütün dünyanın gözünün önünde masum çocukların katledildiğini, kadınların, yaşlıların öldürüldüğünü vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Kendilerini uygar dünyanın bir parçası olarak tanımlayan sözde devletlerin yöneticileri ne yapıyor?" sorusunu yöneltti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 2 binden fazlası çocuk 5 bini aşkın insanın hayatını kaybettiğini belirterek, "Hastane bombalanır mı? Akıl var, mantık var. Ama bir insanın gözü dönmüşse, artık bir şeyi görmüyorsa ve kendi koltuğuna düşkünse, Netanyahu için söylüyorum, onlar giderler, elbette hastaneyi de bombalarlar. Bunun, bütün dünyanın gözünün önünde yapılması, 21. yüzyılın dünyası için en büyük ayıplardan birisidir. Çocuklar katledilecek, insanlar, kadınlar öldürülecek, hastane bombalanacak ve kimsenin sesi çıkmayacak" sözlerini sarf etti.
'Türkiye dış politikada güven kaybetti'
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, geçmişte Türkiye'nin, Orta Doğu'nun en güven veren ülkesi olduğunu, yaşanan sorunları ilk çözecek ülke olarak akla geldiğini ancak iktidarın yanlış politikaları nedeniyle Türkiye'nin dış politikada güven kaybettiğini savundu.
Dışişleri Bakanlığının sıradan bir bakanlık olmadığını, Dışişleri bürokratlarının da sıradan bürokratlar olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, büyükelçi olmak isteyenlerin gerekli sınavların ardından belli bir tecrübe kazanması, en sonunda da liyakat olgunluğuna eriştiğinde büyükelçi olarak atanması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Rüşvet alandan büyükelçi olur mu? Rüşvet alandan büyükelçi yaparsanız Türkiye'nin dış politikası güven vermez. Rüşvet aldığı bilinen, yabancıların da bildiği adamı siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil etmek için büyükelçi olarak atarsanız o ülke diyecek ki 'Bu Türkiye'ye asla güven olmaz.' Güveni temelden sarsıyorsunuz" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, iktidarın, ABD'li rahip Andrew Craig Brunson'un serbest bırakılması, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesi ve Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırıya ilişkin süreçlerdeki hata ve yanlışlarının, Türkiye'nin dış politikadaki temel güven kayıpları olduğunu öne sürdü.
Kılıçdaroğlu, 29 Ekim'de Cumhuriyet'in 100'üncü yılını kutlayacaklarını dile getirerek, Cumhuriyet'in kurulması için büyük mücadeleler verildiğini ifade etti.
Türk milletinin Kurtuluş Savaşı'nda ağır bedeller ödediğinin, Cumhuriyet kurulurken tüm mazlum ülkelerin Türkiye'yi örnek aldıklarının altını çizen Kılıçdaroğlu, "Biz Cumhuriyet'i kurduktan sonra o ülkelerin tamamı cumhuriyet kurdu. Çünkü biliyorlardı ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün o mazlum milletlere önderlik eden bir devlettir ve biz önderliğimizi yapıyoruz. Onlarla kültürel bağlarımızı da sürekli geliştirdik, hiç kimseyi dışlamadık, tam tersine beraber olmaya özen gösterdik" dedi.
'Bu topraklarda yabancı asker postalı istemiyoruz'
Cumhuriyet'in 100'üncü yılında iktidar ve destekçisi bir partinin oylarıyla yabancı askerlerin terörle mücadele için Türkiye'ye davet edildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer bir iktidar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 100'üncü yılında terörle mücadele konusunda kendi ordusuna, güvenlik güçlerine güvenmeyip de yabancı bir ülkenin askerini Türkiye'ye davet ediyorsa artık o iktidarın bu ülkeye vereceği hiçbir şey yoktur. Ben onun vatanseverliğinden kuşku duyarım. Vatansever değildir bu insanlar. Bu ülkenin ordusu da polisi de korucusu da 35-40 yıldır terörle mücadele ediyor. Gittiğiniz her yerde anlatın; Cumhuriyet'in 100'üncü yılında yabancı askerleri bunlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne davet edeceklermiş terörle mücadele için. Bu topraklarda yabancı asker postalı istemiyoruz."
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet'in 100'üncü yılını herkesin huzur içinde ve büyük bir coşkuyla kutlaması, sokaklarda ve caddelerde "Cumhuriyetimiz 100 yaşında" diye sevinebilmesi gerektiğini vurgulayarak, toplumun her kesiminin bu duyarlılığı paylaşması gerektiğini belirtti.
Cumhuriyet'i kuran başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile tüm şehitlere rahmet dileyen Kılıçdaroğlu, onları asla unutmayacaklarını kaydetti.
'100 yıl sonra mı bir daha şenlik yapacağız?'
Filistin'de yaşananlar nedeniyle Cumhuriyet'in 100'üncü yıl şenliklerinin ertelenmek istendiğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Biz 100 yıl sonra mı bir daha şenlik yapacağız? Bunlar şenliği başka türlü anlıyorlar. Şenlik; anmak, yüzüncü yılı kutlamak, bilim insanlarının, sanatçıların, esnafın konuşması, gençlerin sokaklarda yürümesi, meşale taşıması, Anıtkabir'i ziyaret etmek, şehitlerimizin mezarını ziyaret etmek, eğlenmek, gülmek demek. Dolayısıyla 100'üncü yılı kutlamak demek. Dışişleri Bakanlığının içinde bulunduğu bu fecaati az önce anlattım. Katar Büyükelçimiz, Cumhuriyet'in 100'üncü yılını kutlamayı ertelemiş ama beyefendi kendisi gitmiş düğüne. Fotoğrafa baktım, 'Bu bir Dışişleri mensubu olamaz' dedim. Bizim büyükelçilerimiz onurludur, öyle el pençe kimsenin önünde durmazlar çünkü bilirler ki biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil ediyoruz. O temsilden asla ödün vermezler. Düğünde çekilen fotoğrafı gördüm, iki eli önünde süt dökmüş kedi gibi iki kişinin arasında duruyor. Vallahi bu büyükelçi olamaz."
Bütün hedeflerinin, Cumhuriyet'i demokrasiyle taçlandırmak olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Göreceksiniz bizim belediyelerin olduğu yerlerde bütün sokaklar, caddeler kırmızı beyaz olacak. Cumhuriyetimizi sevinçle, coşkuyla kutlayacağız" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet'in 100'üncü yılı dolayısıyla CHP'li belediyelerce konserden dans gösterilerine, uçurtma şenliklerinden panel ve söyleşilere kadar birçok etkinlik düzenleneceğini söyledi.
Ankara HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.