En kıymetlimiz Cumhuriyet 101 yaşında... ''YAŞASIN CUMHURİYET''
En kıymetlimiz Cumhuriyet 101 yaşında... ''YAŞASIN CUMHURİYET''
Toprakları işgal altındayken, tüm dünya ülkelerine örnek olacak bir milli mücadele ortaya koyan aziz Türk milleti, bundan tam 101 yıl önce Atatürk önderliğinde yeni bir devlet kurdu. Türkiye Devleti’nin hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğu "Yaşasın Cumhuriyet" sesleri arasında kabul edildi
Bugün 101 yaşına basan Cumhuriyet, 6 yıl süren bir bağımsızlık mücadelesinin ardından kazanıldı. Böylece Türk Milleti, yıkılan bir devletin küllerinden yeni bir devlet çıkarmayı bir kez daha başardı.
Takvimler, 30 Ekim 1918'i gösterirken Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmış imparatorluk, Mondros Mütarekesi'ni imzalamıştı. Bir ulusu tarih sahnesinde yeniden var eden bir milli kahraman, 31 Ekim günü Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı göreviyle karargâhın bulunduğu Adana'ya geldi. O kahraman, Mustafa Kemal idi...
Mustafa Kemal Paşa, memleketin durumuna üzülüyor, bir çözüm yolu arıyordu. 10 Kasım 1918'de, görevinden ayrıldı ve Adana'dan trenle İstanbul'a hareket etti. Düşman, yurdun dört bir yanını işgal ediyordu. Türk Milleti için acı dolu günler başlamıştı. İşgaller birbiri ardına devam ediyordu.
13 Kasım 1918'de İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan gemilerinden oluşan 61 parçalık İtilaf ordusu, İstanbul'a geldi ve karaya kuvvet çıkardı.
9 Kasım 1918'de İskenderun, İngiliz işgaline uğradı.
12 Kasım 1918'de Fransızlar İstanbul'a geldi.
6 Aralık 1918'de İngilizler, bu defa ilerleyerek Kilis'i işgal etti.
1 Ocak 1919'da İngiliz askerleri Antep'e girdi.
12 Ocak 1919'da İngilizler, Ermeni amaçlarına hizmet etmek için Kars'a yerleştiler...
Mustafa Kemal Paşa Samsun'da
İtilaf Devletleri temsilcileri Paris'te toplanmıştı. Yunanlıların İzmir'i işgali konusunda karar aldılar. 15 Mayıs'ta, güzel İzmir'de Yunan işgali başlamıştı.
Mustafa Kemal Paşa, maiyetiyle birlikte 16 Mayıs 1919 tarihinde Bandırma vapuru ile İstanbul'dan ayrıldı ve ertesi günü İnebolu'ya, 18 Mayıs'ta Sinop'a vardı. Takvimler 19 Mayıs 1919'u gösterirken, Mustafa Kemal Samsun'daydı.
Tarihçiler, o günü "dünyanın en büyük ulusal mücadelelerinden birisinin başlangıcı" kabul ettiler. Artık geriye dönüş yoktu.
Sütçü İmam artık dayanamadı
Düşman işgali sürerken, 30 Ekim'de Urfa'ya giren Fransızlar hiç beklemedikleri tepkiler alıyordu. Tarih 31 Ekim 1919; Maraş'ta, Fransız askeri üniforması giymiş bazı Ermeniler taşkınlık yaparak, işi kadınlara tecavüze kadar götürdüler.
Tarihin "Sütçü İmam" diye yazacağı, Uzunoluk Camisi Müezzini Hacı İmam duruma dayanamadı ve silahına sarıldı. Böylece yöredeki direniş hareketi başladı.
Uzun süren savaşlar ve kurtuluş
Başlatılan Milli Mücadele meyvelerini veriyordu. Ulusun topraklarını savunma mücadelesi, 10 Ocak 1920'de İnönü mevzilerinde Yunanlılarla şiddetli çarpışmaların ardından 1. İnönü Zaferi'nin kazanılmasıyla başarıya ulaşmaya başlamıştı.
Ardından Sakarya Meydan Muharebesi ve sonra Büyük Türk Taarruzu... Türk süvarileri, 9 Eylül'de İzmir'e girdi ve Kadifekale'ye Türk bayrağı çekildi.
'Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz'
Akşam Çankaya'da yemek esnasında Mustafa Kemal Paşa, hazır bulunanlara müjdeyi verdi: "Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz." Günlerden 28 Ekim 1923'tü. Bütün hazırlıklar bitmiş ve 29 Ekim günü gelmişti.
Mustafa Kemal Paşa'nın Cumhuriyet kurulması teklifi, Halk Fırkası toplantısında kabul edildi. Halk Fırkası toplantısından sonra Büyük Millet Meclisi, saat 18.00'de toplandı ve Kanun-u
Esasi Encümeni tarafından Cumhuriyet teklifi mazbatası hazırlandı. TBMM'de Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun bazı maddeleri değiştirildi. Türkiye Devleti'nin hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğu "Yaşasın Cumhuriyet" sesleri arasında kabul edildi.
15 yılda 46 büyük fabrika kuruldu
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyeti'ne kalan miras; altyapısı, sanayisi olmayan; mal ve hizmetleri kendi halkına yetmeyen, üretimsiz ve yoksulluk içinde bir ülkedir. Ülkede ciddi bir sermaye birikimi de yoktur. Gayrimüslimlerin elinde bulunan sermaye
de savaşlardan dolayı ülkeyi terk etmiştir. Dolayısıyla yeni Cumhuriyet'i kuranların önünde az zamanda çözmeleri gereken çok iş ve sorun vardır. Bu sorunların en önemlisi de ekonomik sorunlardı. 1923'te ürettiği buğday bile kendisine yetmeyen, şeker üretemeyen ve ithal eden bir ülke, 1938 yılına gelindiği zaman dış dünyaya hem tarım hem de sanayi malları satan bir ülke haline geldi.
Aynı ülke 1927-1938 yılları arasında ortalama yüzde 8,72 oranında reel büyüme gerçekleştirdi.
Bu çalışmada; Atatürk'ün ekonomik görüş ve öngörülerinin sonuçlarının ne kadar doğru ve başarılı olduğu görüldü. Cumhuriyetin kurulmasının ardından tüm yurtta bir kalkınma seferberliği başlatıldı.
Atatürk'ün emri ile Türkiye'nin dört bir yanında fabrikalar kuruldu, iş olanakları yaratıldı. Cumhuriyetin ilanından, Atatürk'ün vefatına kadar geçen kısa sürede Türkiye Cumhuriyetinde 46 fabrika kuruldu.
101 yıl sonra bugüne gelindiğinde Atatürk'ün anlayışından uzaklaşıldığı için yine ülkemiz dışa bağımlı hale getirildi ve halk yoksulluk içerisine sokuldu. Atatürk'ün kurduğu tüm fabrikalar özelleştirme adı altında satıldı, madenlerimiz yabancılara verildi. 101 yıl sonra yine bugün, buğday üretimimiz kendimize bile yetmiyor.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.